SON DAKİKA

ALABAŞ'TAN MADENCİLİK GERÇEĞİ

Röportaj konuğumuz:Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş, TTK’nın işçi açığı, üretimin artırılması,Taşeronlaşma,Soma Faciası ile faciaya yol açan madenin patronu Soma Holding’in Bağlık-İnağzı projesini yüzüstü bırakıp gitmesi konu başlıklarımızı oluşturdu. 06 Haziran, 2014 17:03 Güncelleme: 06 Haziran, 2014 17:03 ALABAŞ'TAN MADENCİLİK GERÇEĞİ

Röportaj: Seyhan DİKAY

Gazetemizin bu haftaki röportaj konuğu, binlerce maden işçisinin en güçlü kuruluşu olan Genel Maden İşçileri Sendikası’nın Genel Başkanı Eyüp Alabaş oldu.  Genel Başkan Alabaş, Yüreklerimizi yakan Soma faciasıyla birlikte kömür havzasında  karşı çıktıkları taşeronlaşma,TTK’nın işçi açığının giderilmesindeki ısrarını yinelerken Soma faciasını cinayetten öteye,’’Katliam’’olarak nitelendirdi. Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nda kömür üretiminin devlet ciddiyeti içerinde yapılması gerektiğini savunarak  kömür havzamız ve madencilikle ilgili sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

GMİS Genel Başkanı Alabaş ile söyleşimizde  kamu ve özel sektör madenciliğinde yaşanan gerçekleri dile getirdi.  İş güvenliği, üretim güvenliği, yer altı kaynaklarımızın yanlış politikalar sonucu yeterince değerlendirilemediğini  ve bunların ulusal ekonomiye kazandırılması konusundaki mücadelelerinden örnekler verdi.Alabaş ile söyleşimizi okurlarımızla paylaşıyoruz.

TTK’nın işçi açığını kapatma konusunda yerel seçimlerde siyasetçilere mesaj vermiştiniz. Şimdi önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bir tavrınız olacak mı?

Biz, Genel Maden İşçileri Sendikası olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürlüğü’nün işçi açıklarının giderilmesi için bakanlığın talebi yerine getirilmesini istiyoruz.Bildiğiniz gibi TTK Yönetimi bir süredir işçi açıklarına dikkat çekiyor ve bu açıkların giderilmesi için talepte bulunuyor.Biz süreci en başından beri yakından takip ediyor, işçi alımı için girişimlerde bulunuyoruz. Bu yönde bakanların da bulunduğu toplantılar yaptık. Sürekli anlatıyoruz. İşçi alımı kararı özellik teknik, iş sağlığı ve güvenliği açısından artık zorunlu hale geldi ve siyasi iradenin karar vermesi gereken bir noktada. Biz üzerimize düşeni yaptık. Siyasi iradenin de üzerine düşeni yapmasını istiyoruz.

Bugün ne yazık ki TTK, tarihinin en az işçisiyle en az üretimini gerçekleştiriyor. Bu tablonun bir yönü. Bir başta tablo ise TTK’nın üretimi düşerken Türkiye’nin taşkömürü ithalatının arttığıdır. Bugün ülkemizin taşkömürü ihtiyacı yıllık 25 milyon ton civarında.  İthalata ödenen para ise 5 milyar Dolar’a yakın. Bu çok büyük bir para ve biz bu parayı kendi özkaynağımızı değerlendirmek dururken dışarıya akıtıyoruz. Diğer yandan ülkemizin cari açığı 60 milyar Dolar’a yıkınken. Sadece enerji ithalatına ödediğimiz para da 60 milyar Dolar civarında.

Petrolümüz, doğalgazımız yok ama taşkömürümüz var. Taşkömürü üretimini artırmaktan başka çare yok. Siyasi irade bu tabloyu mutlaka görüyordur. Gerekli adımları atmak da bu nedenle siyasi iradeye kaldı. Biz anlatıyoruz, dikkat çekiyoruz, anlatmaya da devam edeceğiz.

Çates’in Zonguldak’lı girişimlerce özelleştirmede alınmasını nasıl değerlendiriyosunuz ?

Çatalağzı Termik Elektrik Santrali (ÇATES) 1948 yılında TTK’nın artık kömürlerini değerlendirmek için kurulmuş bir santraldir. Daha sonra bu görevini sürdürmesi için de ÇATES-B kuruldu.Yani ÇATES ile TTK’nın bütünlüğü tartışılmaz bir durum. Bu bütünlüğü bozmanın ülkemize de bölgemize de yararı olmaz. Sonuçta tüm uyarılara, eylemlere rağmen ÇATES’in ihalesi yapıldı .Zonguldaklı bir şirket ihaleyi kazandı. Süreç devam ediyor.

Biz, ÇATES’in kamu kuruluşu olarak TTK ile bir bütünlük içinde enerji üretimine devam etmesi gerektiğini savunmaya devam ediyoruz.

Ege Doğaltaş’daki eyleminiz 2.ayını dolduruyor. Bu iş yerinde ki konumunuz nedir ? Ege’deki sendikalardan yeterli destek alıyor musunuz ?

2014 yılını örgütlenme yılı olarak ilan etmiştik. Bu çalışmalar kapsamında İzmir Kemalpaşa’da kurulu bulunan Ege Doğaltaş ve Traverten Şirketi’nde çalışan arkadaşlarımız sendikamızda örgütlendi. Ancak örgütlemeye karşı çıkan işveren bu arkadaşlarımızı haksız ve hukuksuz şekilde işten çıkardı. Bunun üzerine işvereni uyardık, eylemler yaptık. Şimdi arkadaşlarımız orada fabrika önünde bir çadır kurarak eylemlerini sürdürüyorlar. Orada arkadaşlarımız anayasal haklarını kullanarak örgütlendiler. Ama Türkiye’de ne yazık ki bu haklar kullanılamıyor. Bu  aslında Türkiye’nin sorunu. Biz ise arkadaşlarımız ile birlikte bu sorunu aşabilmenin demokratik ve hukuksal mücadelesini veriyoruz.Eylemdeki arkadaşlarımızı yalnız bırakmıyoruz. İzmir’de bulunan diğer sendikaların temsilcileri de eyleme destek veriyorlar.Bu mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmaya kararlıyız.

Soma’da bir facia yaşandı. Sizce yaşanan olay iş cinayeti midir ?

Biz taşeronun yeraltında çalışmasının doğurabileceği sakıncaları, yer altına taşeronun sokulmak istendiği 2004 yılından beri ısrarla anlatıyoruz.2005 yılında Karadon’da taşeron şirketi ocağa sokmayarak eylemlerde yaptık. Ama devlet ısrar etti ve güvenlik güçleriyle taşeronu ocağa soktu. Biz uyarmaya devam ettik.Ve dedik ki “Yeraltında taşeron şirketler literatürde olmayan kazalara sebebiyet verir”. Ne yazık ki bu uyarılımız dinlenmedi. 2010’da Karadon’da literatürde görülmeyen bir facia sonucu 30 arkadaşımızı, 2013 yılı başında ise  Kozlu’da 8 arkadaşımızı taşeron cinayetlerine kurban verdik. 27 Ocak 2013’te taşeron bataklığının kurutulması için Zonguldak’ta Madenci Anıtı önünde  “Emeğe Saygı, Taşerona Hayır” mitingi düzenledik. Bu büyük mitinge Türkiye’nin dört bir yanından katılım oldu. Orada taşerona son verilmediği halde bundan sonraki faciaların taammüden cinayet olacağını açıkça ifade etmiştik.Soma’daki kaza iş cinayeti midir diyorsunuz, ? Bu facianın göz göre göre geldiğini biliyoruz. Cinayetin de ötesinde bir katliamdır. Biz GMİS olarak kazanın ilk anlarından son cenaze maden ocağından çıkarılıncaya kadar Soma’daydık. Doğrudan izledik, gözlemledik ve tespitlerde bulunduk. Bunları da kamuoyuyla paylaştık. Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını bekliyoruz.

 

Bağlık-İnağzı kömür sahasını Soma Holding 29 yıllığına kiralamıştı.yatırımdan neden vazgeçtiler ?

Soma Holding, derin yeraltı kömür madenciliğinde ve Zonguldak Havzası’nda denenmemiş bir yöntemle ve kısa sürede kömür üretme hayaliyle Bağlık-İnağzı Kömür sahasının ihalesini almıştı. Daha o dönemde şirketin uygulamalarından ve projelerinden başarılı bir sonuç elde etmesinin mümkün olmadığını açıklamıştık. Şirketin yaptığı açıklamalara rağmen  166 yıllık kömür üretim kültürüne sahip olan Zonguldak insanını hafife almak olduğunu söylemiştik.Sonuçta Soma Holding tüm iddiasına rağmen hayal ettiğini gerçekleştiremedi. Başarısız oldu . İhaleyi yüzüstü bırakıp gitti. Sonuçta o hafife almalarının ve madenciliği bizden daha iyi biliyormuşçasına hareket etmelerinin sonucunu çekip gitmekle aldılar.

Soma faciasından sonra madencilikte sadece üretime dayalı projelendirmelerin, iş güvenliği önlemlerinin sonraki planlara bırakılmasının ne derecede büyük facialara yol açabileceği de ortaya çıktı. Biz bunları zaten başından beri söylüyorduk.

Son olarak, geçtiğimiz günler içerisinde Zonguldak’a gelen Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakan Yardımcısı Hasan Murat Mercan ,TTK’nın özelleştirilmeyeceğini açıkladı.Sizce TTK ne olacak ? TTK’nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Az öncede ifade etmiştim. Türkiye’nin taşkömürüne ihtiyacı var. Bu ihtiyacın önemli bir bölümünün devlet ciddiyeti içinde Zonguldak Havzası’ndan karşılanması mümkün.

TTK, devlet ciddiyetiyle kömür üreten ve daha çok kömür üretmesi gereken bir kurum.

Burada yapılması gereken tek şey şudur: TTK’nın kömür üretimini artırmak için gerekli adımları atmaktır. Türkiye’nin taşkömürü ihtiyacı artarken, bu ihtiyacı karşılayacak üretimi devlet ciddiyeti içinde yapabilmek için gerekli adımların atılması konuşulmalıdır.

Aksi düşünülemez bile…

Yorum Ekle