SON DAKİKA

Çaturoğlu: "Provokatif amaçlıdır"

Çaturoğlu; “CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi hakkında söylemiş olduğu sözleri kabul etmemiz mümkün değildir, bu büyük bir seviyesizliktir, provokatif amaçlıdır” dedi. 31 Ekim, 2017 17:49 Güncelleme: 31 Ekim, 2017 17:49 Çaturoğlu: "Provokatif amaçlıdır"

AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu; Plan ve Bütçe Komisyonunda Cumhurbaşkanlığının 2018 yılı Bütçesinin görüşmeleri sırasında söz alarak Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a diktatör diyen CHP Milletvekili Bülent Tezcan’a “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi hakkında söylemiş olduğu sözleri kabul etmemiz mümkün değildir, bu büyük bir seviyesizliktir, provokatif amaçlıdır” diyerek cevap verdi.

Konuşmasına heyeti selamlayarak başlayan Milletvekili Çaturoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Tabii, Ebubekir Gizligider arkadaşım çok heyecanlı bir şekilde konuştu, ben sakin sakin o konuyu konuşacağım, fazla tansiyonu yükseltmeden. Bilindiği gibi, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sadece ülkemizin değil, İslam âleminin ve tüm mazlum coğrafyaların umududur. Onun için haricî ve dâhilî her türlü çevrelerin de hedefindedir. Onun “one minute” çıkışı, “Dünya beşten büyüktür.” söylemi, küresel güçlere meydan okuyuşu onu dünya mazlumlarının umudu hâline getirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncü olduğu modern Türkiye sadece kendi yapısal sorunlarını çözmeyi amaç edinmemiş, bu konuda büyük mesafe almasının yanı sıra, savaş, afet ve kıtlık gibi felaketler sonucu uzak yakın bütün coğrafyaların ve milyonlarca mazlumun umudu olmuş, onlara el uzatmıştır.

BU BİR SEVİYESİZLİKTİR, PROVOKATİF AMAÇLIDIR

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi hakkında söylemiş olduğu sözleri kabul etmemiz mümkün değildir, bu büyük bir seviyesizliktir, provokatif amaçlıdır. Bu söylemde büyük bir kin ve düşmanlık hissi vardır. Eğer siyasi partilerin faşistlik ve diktatörlük tarihine bakmak gerekirse bunu CHP’nin tarihinde görmemiz mümkündür. Bu millete hizmetten başka hiçbir suçu olmayan merhum Adnan Adnan Menderes’e de “diktatör” dediler ve kurulan sözde mahkemelerle, eften püften suçlamalarla ağır hakaretlere de maruz bırakılarak idam edildi. Bu açıktan veya gizli olarak da o günkü ortamda desteklendi veya alkışlandı. Yine halkın adamı rahmetli Turgut Özal’a da aynı şekilde “diktatör” dediler. Amaçları da onu itibarsızlaştırmak ve halkın gözünden düşürmeye yönelikti. Şimdi bizim Cumhurbaşkanımıza aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. Oysa Türk demokrasi tarihinde faşist ilişkilere baktığımız zaman bunun CHP tarafından yapıldığını görüyoruz. Bunu şimdi söylemezsem olmaz ki, ben “parti” mi diyeyim şimdi burada?

 

Faruk ÇATUROĞLU

Zonguldak Milletvekili

Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi

Tel: 0312 420 5540 Fax: 0312 420 2081

TBMM Halkla İlişkiler Binası

3. KAT NO:3074 ANKARA

 

 

-2-

 

Tamam, Hitler’in Nasyonal Sosyalist Partisi ve Mussolini’nin Nasyonal Faşist Partisiyle en üst düzeyler o dönemde kurulmuştur, ben bunları söylemeyeyim mi şimdi? Bu ilişkiler o kadar ileriye gitmiştir ki 12 Aralık 1941’de Nazi zulmünden kaçan, Romanya’nın Köstence Limanı’ndan hareket eden Struma faciasını bilmeyen yok. Almanya’nın korkusundan biz bunları ülkemize alamadık, bu insanlar canlı canlı boğazın sularına gömüldü. Yine, dünyada hiç eşi benzeri -menendi- görülmeyen varlık vergisi, bu da o dönemin faşizan uygulamalarından bir tanesi.

Şimdi zamanı geldi de onun için konuşuyorum. Varlık vergisinin dünyada bir örneği yok. Sonuçta ne oldu? Ödeyemeyen gayrimüslim azınlık, tüccar ve iş adamları için Aşkale’de kamp kuruldu, bu insanların büyük bir çoğunluğu da ülkemizi terk etti gitti. Bu dönemde mütedeyyin, dinine bağlı insanlara yapılan baskı ve zulümleri, dinini öğrenmeye çalışan, Kur’an okumaya çalışan insanların cadı avına çıkar gibi ev ev nasıl arandığını kıyafet kanununa uymayanların nasıl idam edildiğini bütün millet biliyor. Ayrıca, 1934 yılında İçişleri Bakanının emriyle radyoda Türk musikisinin nasıl yasaklandığını da söylemek bile istemiyorum yani bunların hepsi değerli arkadaşlar, faşizanca uygulamalardır. Tüm bunlardan da görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde yasakları koyan değil, kaldıran ve bugün bizim de en sevdiğimiz insan konumunda olan Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan bu saldırıları şiddetle ve nefretle kınıyoruz.

Şunu bilin ki: Dün bu millet Adnan Menderes’in idamına ses çıkaramadı, o gün öyle bir olgunluğu yoktu, ancak Türkiye artık eski Türkiye değil, bugün en sevdiğimiz adamı, Cumhurbaşkanı, Genel Başkanımızı Recep Tayyip Erdoğan’ı size yedirmeyeceğiz. Buna gücünüz yetmeyecek. Bütün heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.” 

Yorum Ekle