Yoğun ve yorucu günlerimizin koşuşturmasında,10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününümüzün paylaşma, dayanışma anlayışımızın böl-parçala-yönet üçgeninde yozlaşma zirvesine hızla yol aldığımızı bu yıl bir kere daha yaşadık. Aynısını 24 Temmuz Basında Sansürün Kaldırılışının yıldönümünde yaşayacağımızı şimdiden müjdeleyebilirim.
Ereğlide 20 yıla yakın süredir Radyo, TV ve basın yayın mesleğinin içindeyim. Sorumluluğunu taşıdığım ve üstlendiğim görevlerimi en iyi biçimde yerine getirmek için zamanla yarışarak bugünlere gelebildim. İşverenlerim ve meslek büyüklerimle sevgi saygı içerisinde günlerin stresini, sıkıntılarını, sorunlarını gazeteciliğin etik kuralları çerçevesinde yorgunluğunu paylaştıkça güç bulduk. Çok sesliliğin ve el ele vererek pek çok sorunu aşabileceğime olan inancımı Pazar akşamı EGD ile Belediye Başkanlığının birlikte düzenlendiği yönlendirmeli ve uzaktan değil yakından kumandalı olduğunu görmek düşüncelerimi bir kez daha doğruladı. Cemiyetcilik anlayışımda ben yerine biz anlayışındaki sorumluluk ilkemin Ereğlide ne kadar yanlış ve gereksiz olduğunu maalesef söylemek zorundayım.
Gece için bir görev önerilmişti. Geceye göre hazırlık yaparken kişisel egolarıyla kendini güvencede hissetme yanlışlıklarından bir türlü kurtulamıyorlar. Meslekdaşlar arasında köstebek becerililer ile EGD Yönetimindekilerine dahi bulmaca çözdürecek kadar gizemleşmeye yol açan kişinin aymazlığı yeni bir fiyasko daha yarattı. Benim sunum yapıp yapmamam ile plaket alıp alamayacağımın çözümsüzleştiyse buna neden olanlar önce kendilerini sorgulasınlar. Onların gülünçlüklerine sadece gülünür.
Mavi organizasyonda EGD üyeleriyle birlikte değişmez karşıtlarından daha çok Belediye Meclis üyeleri varmış. Ereğli dışındaki meslek kuruluşları temsilcilerinin davet edilmediği ve EGD Başkanının, Sizler gelmeyeceksiniz sözüne rağmen gelerek destek vermeleri bile dedikoduya yol açmış.. Zonguldakta meslek kıdeminde ilk sırada Türk basınında 43 yıldan bu yana halen aktif Gazeteciliğini sürdüren Cahit ağabeyimizin dernek yönetimde olmasına rağmen protesto ederek gelmemesi çok düşündürücüdür. Yine duayenlerimizden Sina Çıladır ağabeyimizin de katılmaması mesleğimizin adına çok düşündürücüdür. Protokol masasında Meslek temsilcileri, duayenler yerine neredeyse Belediye birimleri tam kadroymuş. Bir şeyi unutmuşlar. Belediye Başkanı gider gitmez masalardan tabak, çatal bıçakları toplayan işletmeciye plaket vermeyi düşünememişler...
Dernek başkanının konuşma metnini hazırlayıp eline tutuşturularak, Al bunu okuyacaksın.. Metin dışına çıkma uyarısı kadar esef verici bir şey olamaz. Bazı mesleklerin konumu, yeri, işlevi siyaset üstündedir. Gazeteciler Dernekleri de bunlardan biridir. Başkanın eline tutuşturulan kağıtta, Başkanın,Atatürk bizlere, Gerçekleri konuşmaktan ve gerçekleri yazmaktan korkmayınız talimatını vermiştir. Atatürkün Türkiyesinde koşullar ne olursa olsun, bizler gerçekleri konuşmaktan ve gerçekleri yazmaktan asla vazgeçmeyiz. Büyük Önderimiz Atatürkün bu sözü basın mensuplarının kırmızı çizgisidir. Bu söz bizim Anayasamızdırsözlerini okumuş..
Bende Atatürkün Gerçekleri konuşmaktan ve gerçekleri yazmaktan korkmayınız sözüne bağlı olarak yazıyorum ve soruyorum Ulu önderimizin bu sözü basın mensuplarının KIRMIZI ÇİZGİSİ ise senin çizginin rengi ne ? Bu Atamızın sözleri basın mensuplarının yani bizlerin Anayasası ise senin Anayasan değil de anayaslanman neresi ?
Sonuç şu ki! geçen yıl olduğu gibi Belediye yönetiminin istediği oldu. Hem de öyle güzel olmuş ki doyasıya da eğlenmişsiniz..! Ama bölgemizin, A benim söm söm yarim yerine,A benim söm söm derneğim türküsünü söyleyemediklerine çok üzüldüm..24 Temmuzda yeni eğlencelerinizde buluşmak dileğiyle. Her 10 Ocaklarda çalışmaktan ve de hacıyatmaz gibi doğrulamadan yozlaşanları kutlayım da kutlamadı demesinler.