Zonguldakın sözlerde gözde, özünde ise gelir gider dengesizliğinin sosyal çarpıklığıyla dip yaptığı Ereğlide işimiz, aşımız, yaşam aşkımız zaman zaman da günlere yayılan taşkınlığımızla yarınlarımızı güvenceye alabilmek için nefes alabilmenin huzurunu dahi hissedemeden koşuşturuyoruz.
İşimiz gereği yaşamımızın ilgi alanlarının günübirlik diğer deyişle alıştırılmış, alışılagelen anlayışların kronikleşmiş çaresizliğine çare aranır olduğunu gözlemliyorum. Kural dışılığın olağanlaştığı, sistemsizliği sistemmiş gibi benimsenmenin yaşamı rutinleştirdiğinin tıkanmışlığı öylesine etkinleşiyor ki.
Zonguldakın göç verirken Ereğlinin göç alması demogrofik açıdan nüfus ve seçmen açısından öncelikle kentten köye yayılan yelpaze içinde siyasetçilerin iştahlarını kabartırken beraberinde onlarca da sorunu yaratıyor. Yerel yönetimin fiziki zorluklarına rağmen kamu hizmetinin geçici çözüm arayışları deneme-yanılma yöntemiyle çözülmeye çalışılıyor. Buna en çarpıcı örnek kent içi trafik düzenlemelerini gösterebiliriz. STÖlerin varlıkları ve etkinlikleri sosyal ve bireysel algılardaki farklılıklarıyla dikkati çekerken toplumsal dinamiklerin birlikteliği ilkesinden de giderek uzaklaşılıyor. Gelir ve eğitim düzeyindeki dengesizlik yerel siyasetçinin konu malzemesi oluyor. Biriken sorunlara çözüm gayreti de son günlerde siyasetimize giren Kayseri Pazarlığına benziyor.
Modern kentleşmenin kriterlerine uygun projelendirmeler siyasetcilerin sözde Yerel Akademisyenler, Yerel Akillermiş gibi içi boş iddialılıkları çözümsüzlük ürettiği gibi aslında çaresizliklerini oluşturuyor. Ortak akıl bir kültürün gereğiyse Ereğlide, Tekil akıl tekledikçe bundan siyaset kurnazlıkları pay çıkarıyor.
Mart ayını bölgemizde iz bırakan ve geçmişin hatalarının bedeli ağıtlarımızla yinelediğimiz ay olarak yaşıyorum. 1983de Armutcukda103 madencimizin, 1992 de Kozluda 263 maden işçimizin grizu faciasını hüzünle anmamızın ötesinde neler değişti. ?Teknolojiyi yenileyebildik mi.? İş ve işçi sağlığı - güvenliğinin neresindeyiz ? Üretim ve istihdamı artırabildik mi?
9 Martı Dünya Kadınlar günü olarak yaşadık. Kutlamalarda toplumsal barış mı yoksa toplumsal ayrımcılığı yaşadık mı? 9 Martta kadın olarak yaşamın neresindeyiz.! Kendi algılarımız ve tercihlerimize rağmen yerimizi kimler belirliyor.!
İş kadını olarak yaşam amaçlarımı gerçekleştirmek ve hedefime ulaşmak için 7/24 var olabilmenin onurunu yaşarken elbette karşıma çıkan engelleri de aşmak zorundayım. Yaşamın gereği de bu. O gereklilikte mesleki birikimlerim ve inançlarımla özdeşiyorum. Bugünlerde olduklarını yaşayanların dünlerden gelemediklerini gördükçe dünler, bugünler ve yarınlar farkındalığı öylesine farklı ki.
Gazete S Rota Haberin farklılıklarıyla yeni bir sayımızı paylaşmak umuduyla her şey yaşamınızca olsun.