Bugünlerde öylesine ölüm olayları ard arda geldi ki, ister istemez insan sarsılıyor. Yakınlarımız, değerli arkadaşlarımız, ağabeylerimiz birer birer aramızdan ayrılıyor.
Değerli bir gazeteci ağabeyimizi daha sonsuzluğa uğurladık. Kayalı 48 yaşında aramızdan ayrıldı. Bir gazetecinin yazarın ölümü sıradan olmuyor. O giderken arkasında bir boşluk bırakıyor. Ve o aralık ki adına insanoğlunun yaşamında açıp kapatamadığı parantezlerdir. Birini kaybettiğimiz an hepsinin anıları yüreğimizdeki yaraları depreştiriyor. Koray Kayalıyı tanımak bana nasip oldu, Rahmetli Turan Kayalı ve oğlu Koray Kayalı bu şehirde gazetecilik adına iki değerli isim. Turan Kayalı gibi bir değeri tanımak bana nasip olmadı ancak Koray Kayalıyı çok yakından tanıdım.
İlk Gazete sayısını hazırlayacağız, o zaman iki arkadaşı aradım, biri sağlık nedenlerinden yapamayacağını söyledi, bir diğeri ise olumsuz cevap verdi. O zaman Damar Gazetesi sahibi ve EGD Başkanı Necati Günaya sordum Gazetemin mizanpajını kime yaptırabilirim diye, Radyo ve Televizyon kökenliyim, o nedenle Gazete ayağında kim iyi gazete tasarımı yapar açıkçası bilmiyordum. Bu işi yapsa yapsa sana Koray Kayalı yapar dedi. Son 3 seneye kadar Kayalı ile bir sohbetim yoktu.
Tesadüfen Meydanbaşı yokuşunda karşılaştık. Rica etmem ile birlikte ne demek tabi ki yaparım dedi. O an o kadar mutlu olmuştum ki, ilk gazetemin ölçü ve boyutunu hazırladıktan sonra başladık gazetenin tasarımına bu 45.sayıya kadar bu şekilde devam etti.27 Eylül 2013 tarihli ve devamında ki Gazetelerimin mizanpajını Koray Kayalı yaptı. Gazetemin hazırlanma ve tasarım aşamasının dışında da ondan çok şey öğrendim, Kayalının hayatını, bilinmeyenlerini, duygularını, özlemlerini, hayata geçirdiği projelerini, hayata geçiremediği projelerini, eski matbaa günlerini, babası Rahmetli Turan Kayalıyı ve çok daha fazlasını öğrendim.
Koray Kayalı bana bir gün sohbet esnasında şöyle dedi, Biliyor musun bugün benim doğum günüm ve ben babamın öldüğü yaştayım, babamın rahmetli olduğu yaşta öleceğim dedi. Bu konuşması hiç aklımdan çıkmadı ve vefat haberini aldığımda ilk aklıma gelende bana söylediği bu sözler oldu.
Koray Kayalı uzun süredir hastalığı nedeniyle tedavi görüyordu ve yaşadığı ameliyat sonrası bir daha uyanmamak üzere aramızdan ayrıldı. Vefat haberini duyduğumda yine dediğini yaptın değil mi? Koray ağbi dedim gözyaşlarım sel oldu aktı. Seni tanıdığım için çok mutluyum ama seni kaybettiğim için ise çok üzgünüm, ben seni çok sevdim, kişiliğini, mesleğe olan bağlılığını, hayata bakış açını, en önemlisi ise insanlığını, bu 3 senelik kısa sürede de senden çok şey öğrendim, inkar edemem çok konuda yardım ettin yardımcı oldun. Bir tek şu Gazete katlamayı kaç defa gösterdin bir onun inceliklerini öğrenemedim. İnan bana hala da katlayamıyorum ama muhakkak öğreneceğim.
Koray Kayalı sürekli okurdu. Derin bir kültürü vardı. İyi okumuş, iyi yetişmiş, engin kültürlü ve en önemlisi çok büyük kalpli kişiydi. Kendini devamlı geliştirir, okur, dinler, düşünürlerin düşüncelerini biriktirir, gerekli halde güncel hayata uygular, bizlerle de paylaşırdı. İnsana çalışma şevki verip, her zaman doğru yolu gösterirdi. Ona güvenle içinizi açabilir ve en zor ve karmaşık durumlarda bile ondan feyz alıp önerilerini benimserdim. Samimi ve sevecen kişiliği, yeni bilgilere ve değişen koşullara açık oluşu ve ileri görüşü daima takdirle karşılanırdı.
Sevdiğimiz, çok saydığımız, çok önem verdiğimiz kişileri artık göremeyeceğimizi düşündükçe benliğimizde büyük bir boşluk oluşuyor. Sevdiğim, saygı duyduğum ve önem verdiğim çok değerli bir ağabeyi yitirmiş olmanın üzüntüsünü duyuyorum. Yaş olarak pek kısa, yaşanmışlık olarak uzun ve dolu geçen bir hayat oldu senin için. Seni asla unutmayacağız.
Acısı ile tatlısı ile bir yığın anı bıraktın. Allah rahmet etsin, yattığı yer cennet olsun. Nurlar içinde yat Koray ağbi.