Siyasetin bu şehre yapacağı en büyük hizmet şehre daha fazla para girişini sağlamak olmalı. O nedenle, gerek Belediye gerekse siyasetin Ereğli’de ki aktörlerinin odaklanacakları hizmetlerin başında, şehre para girişini sağlayacak olan yatırım ve organizasyonların önünü açacak projeler gelmeli. Bir şehri,“Marka şehir” yapmanın amacı, havalı bir kimliğe sahip olmak degil; yatırımları canlandırmak, değerli katkılar sağlayabilecek yaratıcı insanları kentte yaşamaya ikna etmektir.
Nihai amaç, şehrin kalkınmasını sağlamak, şehirde yaşayanlara daha iyi hayatlar sunmak, onların mutluluklarını artırmaktır. Bir şehrin sanatçıları, eğitimcileri ve yeni fikirler üreten yaratıcı kişileri şehir üzerinde söz söyleme hakkına sahiptirler. Bu kesimlerin katkısı alınmadan bir şehrin marka olması mümkün değildir. Bir şehri marka yapmak, getirisi en yüksek yatırımlardan biridir. 95. Sayıda da belirtmiştim yine tekrarlamakta fayda var diye düşünüyorum. Ereğli, Türkiye sanayisinin bel kemiği. her yerinden sanayi akan kentin, bir sanayi müzesi bile yok.
Temmuz ayı içinde, Kastamonu Göl Köy Eğitmen kursu, Köy Enstitüsü, İlköğretmen Okulu, Öğretmen lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi Sosyal ve Dayanışma Vakfı’nca, 25. Mezun buluşmasını Ereğli’de gerçekleştirdi. Bir gün bile olsa Ereğli 1 Temmuz günü yaklaşık 500 kişiyi Ereğli’de ağırladı, bu gelen misafirler bir şekilde Ereğli ekonomisine katkıda bulundu. Hayat ayrıntılarda gizlidir. Ereğli’ye günü birlik yerli turist çekebilirsek ,ilçeye katkısı bulunur diye düşünüyorum. Unutmayalım, Ereğli sanayi kentinin olmasının yanında ayrıca bir sayfiye yeri.
* * * * * * * * * * * * *
Gelelim festival adı altında yapılan içi boş etkinliklere, Festival, genellikle yerel bir topluluk tarafından belirlenmiş ve geleneksel olmuş gün ve tarihlerde kutlanan, yapıldığı yörenin imgesi haline gelmiş etkinlikler bütünüdür. Festival kelimesi “Latince” "festa" kelimesinden gelir. İlk kez 1200`lü yılların başında kullanıma girmiş ve yerleşmiştir. Yörelere has ürünlerin ad sahipliğini yaptığı, sadece ekonomik kazanç ve tanıtım sağlaması amacıyla festivaller düzenlenir. Karpuz Festivali, Kiraz Festivali, çilek festivali gibi. Günümüzde birçok il ve ilçe kendi festivallerine ev sahipliği yapar.
Festivallerde sadece sahne kurulup o sahnenin üzerinde bir sanatçının şarkı söylemesi Festival değil konserdir. Etkinlikler içinde, şair, yazar, ressam, gazeteci yoksa, Bakanlık onaylı değilse, O şehrin, tarihi, sanatı, kültürü ve doğası, yerel lezzetleri, kentin sanatından zanaatına kadar pek çok değer sergilenmiyorsa, stantlarda fotoğraf sergileri ve video enstalasyonları ile detaylı ve ilgi çekici anlatımlar gerçekleştirilmiyorsa o festival değildir. Festival adı altında sünnet şöleni de bu etkinlikler içine dahil ediliyorsa bu sadece trajikomiklik’ten bir adım öteye gitmez. İçi boş ve kof etkinliklerine bu şehirde yaşayan bireylerde zaten prim vermez.
************
Bir diğer konu ise, Zonguldak'ı marka il haline getirmek amacıyla sürdürülen çalışmalar doğrultusunda Valilik logosu yenilendi. Yeni logoda kelebek figürü kullanılarak güya, Zonguldak'ın geçirdiği değişim ve yenilenme anlatıldı. MalatyaValiliği’ne atanan Ali Kaban, yeni görev yerine gitmeden önce bunu basın yoluyla kamu oyuna duyurdu. Kelebek uzak doğuda gençliği ve dinamizmi simgeler. Eski Yunan’da ise ruhun beden üzerindeki etkisini ve bu etkinin yarattığı büyük değişimleri simgeler. Kelebeğin yer aldığı Tarot kartlarından biri Joker.
Hristiyanlıkta kelebek, cennet bahçesindeki Adem'in ruhunu temsil eder. 1600'lü yıllarda irlanda'da beyaz bir kelebek öldürmenin küçük bir çocuğun ruhunu öldürmek olduğuna inanılırdı. Mitolojide ve Sufizmde, kelebek ateşi ve simyayı simgeler. Şamanizmde kelebek bir işarettir ve mutlaka bir anlamı vardır. Grek ve Çin tradisyonlarında ruhu ve ölümsüzlüğü temsil eder. Reenkarnasyonu simgeler. Bedensiz ruhları simgeler. İnisiyasyonlarda ikinci doğuş, yeniden doğuş denen başkalaşımı simgeler. Naga-Maya tabletlerinde evrenin kaos halinde varlık haline dönüşümünü ve kozmik oluşumların meydana getirilişini simgeler. Kısacası bu kadar anlamı olan Kelebek’in Zonguldak şehri ile bağdaştırıcı bir özelliği bulunmamaktadır. Yaptığım araştırmalarda Kelebek logosu Türkiye’de sadeceGebze Teknik Üniversitesinde kullanılmaktadır. Zonguldak denildiğinde ilk akla gelenler, kömür, liman, emek, endüstri, çilek ve çeliktir.
Sultan İkinci Mahmud Han (1808-1839) bir ferman çıkararak memleketin her yerinde kömür aranmasını emretti. Türk bahriyesinin İngiliz kömürüne bağımlılığını gidermek için halkın katkısını sağlama gayretleri, Uzun Mehmet’in 1829 yılında Zonguldak kömürünü keşfiyle de sonuçlandı. Uzun Mehmet kömürü keşfettiği için, dönemin Ereğli Ayanı Hacı İsmail Ağa, bunu hazmedemez.İstanbul'a Fen Heyeti'ne gitmek için yola çıkan Uzunmehmet'i, Leblebici Hanı'nda öldürtür.'' Zonguldak’ta yaşayıpta bunu bilmeyen neredeyse yok denecek kadar azdır.
Sonuç olarak, kömürün ehemmiyeti, Zonguldak’ta ilk sırada yer almaktadır. Çelik, Osmanlı çileği, Devrek bastonu, Zonguldak kestanesi, Zonguldak’a özgü tarhana, Ereğli pidesi, Devrek çöreği, simit, ve balık cenneti olan bu yörede Kelebek’in yolu mantık olarak Zonguldak ile kesişmemektedir.